Yunan Usulü Nohut Yemeği

Tanıdık Ama Bambaşka Bir Lezzet

Kuru baklagiller, özellikle de nohut bizim mutfağımızın temel taşlarından biri. Hem ekonomik hem besleyici hem de doyurucu olduğu için zengin, fakir her sofrada sık sık yer bulur. Özellikle kış sofralarının vazgeçilmezidir. Nohut yemeği bizim için çoğu zaman domates salçasıyla, etli ya da etsiz olarak, yanında mutlaka pilavla sunulan bir ana yemektir. O yüzden nohut deyince akla belirli bir görüntü, belirli bir tat gelir. Ama aynı malzeme başka bir mutfakta bambaşka şekillerde yorumlanabiliyor. Bugün sizinle paylaşacağım Yunan usulü nohut yemeği tarifi de işte tam olarak böyle bir örnek.

Bu tarifi ilk kez denediğimde aklıma gelen ilk şey şu oldu: “Bu kadar basit malzemeyle bu kadar katmanlı bir lezzet nasıl mümkün olabilir?” Malzeme listesine baktığınızda aslında Türk mutfağında da yer alan son derece tanıdık ürünler var: nohut, soğan, havuç, zeytinyağı, limon… Ama birleşim şekli, pişirme yöntemi ve son dokunuşlar yemeğe bambaşka bir kimlik kazandırıyor.

Yemek mi Çorba mı?

Öncelikle şuna dikkat çekmek isterim: Yunanlılar bu yemeğe “revithia soupa” adını veriyor. Yani “nohut çorbası”. Bizde olsa bu tarif rahatlıkla ana yemek olarak sofraya gelir. Ama orada bir başlangıç yemeği olarak sunulabiliyor. Bu da kıvam tercihine yansıyor. Orijinal tariflerde çoğu zaman nohutlar iyice pişirilip, bol sulu şekilde ve püre haline getirme adımı olmadan servis ediliyor. Yani suyu daha akışkan, gerçekten çorba gibi oluyor. Ama ben şahsen kuru fasulye yemeği ya da nohut yemeği gibi yemeklerin helmeli, yani kıvamlı olmasını severim. Eminim ki pek çok Türk mutfağına aşina damak da bu yönde düşünecektir.

Bu yüzden tarifin sonuna doğru, pişmiş yemekten birkaç kepçeyi alıp rondoda püre haline getirip yemeğe geri ekliyorum. Bu sayede hem kıvamı yoğunlaşıyor hem de malzemeler daha bütünlüklü bir tat oluşturuyor. Daha önce hindistan cevizi sütlü kuru fasulye tarifimde de bu yöntemi kullanmıştım ve çok güzel sonuç vermişti. Daha önce deneyenler bilir, bu basit püf noktası yemeğin havasını bir anda değiştirebiliyor.

Klasik Türk Nohut Yemeğinden Farkı Ne?

Öncelikle Yunan usulü nohut yemeğinde domates ve salça yok. Bu başlı başına yemeğin lezzet profilini değiştiriyor. Renk daha açık, tat daha yumuşak. Baharat kullanımı da çok sınırlı. Sadece biberiye ve dereotu var. Ama bu ikisi o kadar belirleyici bir aroma veriyor ki başka bir şeye gerek kalmıyor. Biberiye, Akdeniz mutfağının olmazsa olmazlarından biri. Eğer elinizde tazesi varsa daha aromatik bir dokunuş katar. Yoksa benim yaptığım gibi kurusunu da kullanabilirsiniz.

Bir diğer fark, sebze kullanımı. Tarifin içinde doğranmış havuç ve kereviz sapı var. Özellikle kereviz sapı Türk mutfağında çok fazla yer bulamayan ama Akdeniz mutfaklarında sık kullanılan bir malzemedir. Kokusu çiğken yoğun olsa da piştiğinde çok daha yumuşar ve tarife yoğun bir koku yerine derin bir aroma katar. Busebzeler açısından bakıldığında bu tarif benim kerevizli nohut yemeği tarifime de oldukça benziyor.

Zeytinyağı miktarı da önemli. Türk usulü zeytinyağlı yemeklerde olduğu gibi burada da lezzetin büyük kısmı zeytinyağından geliyor. Az zeytinyağıyla da yapılabilir tabii ama o zaman da tarifin özü biraz kaybolmuş olur. Özellikle pişirme sonunda ve servis sırasında üzerine gezdirilen ekstra zeytinyağı yemeğe hem parlaklık hem de yeni bir lezzet katmanı ekliyor. Tadına bakmadan önce bile bu görüntü iştahınızı açıyor.

Limon, Dereotu ve O Son Dokunuşlar

Tarifin en sevdiğim yönlerinden biri de limon suyu ve dereotuyla tamamlanması. Limon suyu sadece ferahlık katmıyor, aynı zamanda yemeğin içindeki yağ ve baklagilin yoğunluğunu dengeleyerek damağı temizliyor. Özellikle servis ederken tabaklara ayrıca limon sıkmak, kişisel zevke göre ekşi oranını ayarlamayı mümkün kılıyor. Aynı şey zeytinyağı için de geçerli. Herkesin damak tadı farklı; bu yüzden tabakta dokunuşlar yapabilmek önemli bir lüks.

Dereotu ise son derece nazik ama etkili bir malzeme. Hem görünümde hem aromada fark yaratıyor. Eğer sevmiyorsanız tabii ki koymayabilirsiniz ama ben bu tarife çok yakıştırıyorum. Özellikle yemeğin suyunun içinde dağılan taze dereotu görüntüsü yemeğe hoş ve iştah açıcı bir görüntü kazandırıyor.

Püf Noktaları Tekrar Hatırlayalım

– Nohutları mutlaka akşamdan ıslatın. Bu hem pişme süresini kısaltır hem de sindirimi kolaylaştırır.
– Biberiyeyi ölçülü kullanın. Özellikle kuru biberiyede doz aşımı kolaydır.
– Limon suyunu servis sırasında eklemek aromanın canlı kalmasını sağlar.
– Zeytinyağını sadece başta değil, sonda ve servis sırasında da kullanın.
– Dereotu, hem lezzet hem görünüm için güzel bir tamamlayıcıdır.

Bu tarifi her yaptığımda evde mis gibi limon, biberiye ve zeytinyağı kokusu yayılıyor. Sade ama çok zengin bir yemek. Sofraya koyduğunuzda kimin hangi kültürden geldiği çok fark etmiyor; çünkü bu tür tarifler herkesin damağında yer bulabiliyor. Eğer siz de nohut yemeğini biraz farklı bir yorumla denemek isterseniz, bu tarif harika bir başlangıç olur.

Afiyetle kalın...

Afiyet olsun...

Click here to see the recipe in English

Yunan Usulü Nohut Yemeği ilk olarak 13/10/2025 tarihinde yayınlandı ve 15/10/2025 tarihinde güncellendi.

(*) Kalori değeri ortalama bir değerdir ve farklı kaynaklara göre değişkenlik gösterebilir. Kalori hesaplama için daha kesin sonuçlar almak isterseniz diyetisyeninize danışmanızı öneririz.